3 Ocak 2013 Perşembe

Öğrenme Hedefleri


Öğrenme Hedefleri:

  • Coğrafya dersi konusu olan doğal afetler hakkında, günlük hayatta da öğrenilmesi gereken bilgilerin öğrenciye etkili bir şekilde aktarabilme.
  • Doğal afetin tanımı ve doğal afet türleri hakkında genel bilgi sahibi olma
  • Türkiye'de doğal afetlerin haritalar yardımıyla yaygınlık derecesini görebilme
  • Yaşanmış afetleri resim ve videolar ile görerek kavrayabilme.

Konu coğrafya dersine yardımcı olma amacıyla ve günlük yaşamda gerekliliği dolayısıyla video ve görsellerle desteklenmiştir. Asenkron olarak işlenecektir.

ORMAN YANGINI


ORMAN YANGINI




Orman Yangını :Serbest yayılma eğiliminde olan ve ormanda yaşama birliği içinde
bulunan canlı ve cansız bütün varlıkları yok eden ateştir.
Yanma olayı ısı, oksijen ve yanıcı maddelerden oluşan üç unsurun bir arada olmasıyla
meydana gelir. Yangının sönmesi için de bu üç unsurdan birinin ortadan kaldırılması
gerekmektedir.Yanma olayı için, 260-400 C'den, oksijenin %15’den fazla olması ve yeterli
miktarda yanıcı maddenin bulunması şarttır.

YANGIN TÜRLERİ:
Ülkemizde iki çeşit orman yangını vardır. Bunlar  örtü ve tepe yangınlarıdır.
Örtü Yangını : Orman toprağını örten ölü ve diri örtüyü yakan yangındır.( Ot, çayır,
funda, fide, fidan, yaprak, yosun,humus, kuru dal, kütük, devrik, kesim artıkları v.b)
Tepe Yangını : Ağaç ve ağaçcıkların  tepelerini de yakarak ilerleyen yangındır. En
tehlikeli yangın türüdür.

YANGININ ÇIKIŞ NEDENLERİ :
Eldeki istatistik bilgilerine göre; yangının çıkmasına neden olan ateşin, ana
unsurlarının yıldırım ve insanların çeşitli faaliyetleri olduğunu göstermektedir. Ülkemizdeki
son 10 yılda çıkan orman yangınlarının % 94’nün insan kaynaklı % 6’nın yıldırımdan çıktığı
istatistiki bilgi olarak elimizde mevcuttur.İnsan kaynaklı orman yangınları; tarla çalışmaları (
anız yakma, bağ-bahçe temizliği ), çöplerin ateşe verilmesi, enerji nakil hattı arızaları, piknik
ve çoban ateşi v.b sayılabilir.
Nedeni bilinen orman yangınları : Yıldırım, kasıt, ihmal ve dikkatsizlik olarak üç
guruba ayrılır. Ayrıca nedeni tespit edilmeyen yangınlar  vardır ki bunlar oldukça fazladır.


TSUNAMİ


TSUNAMİ






Tsunami (okunuşu: “Sunami”. Japonca’da liman dalgası anlamına gelen tsunami sözcüğünden)okyanus ya da denizlerin tabanında oluşan deprem, volkan patlaması ve bunlara bağlı taban çökmesi, zemin kaymaları gibi tektonik olaylar sonucu denize geçen enerji nedeniyle oluşan uzun periyotlu deniz dalgasını temsil eder.
Japonya’da, 21000 kişinin hayatını kaybettiği Büyük Meiji Tsunamisi’nden sonra Japonlar’ın yaptığı yardım 
çağrılarıyla dünya dillerine kendiliğinden yerleşmiştir.
Tsunamiden sonra oluşan dalganın diğer deniz dalgalarından farkı, su zerreciklerinin sürüklenmesi sonucu hareket kazanmasıdır. Derin denizde varlığı hissedilmezken, sığ sulara geldiğinde dik yamaçlı kıyılarda ya da V tipi daralan körfez ve koylarda bazen 30 metreye kadar tırmanarak çok şiddetli akıntılar yaratabilen bu dalga; insanlar için deprem, tayfun, çığ, yangın ya da sel gibi bir doğal afet haline gelebilmektedir.

Tsunami ilk oluştuğunda tek bir dalgadır ancak kısa bir süre içerisinde üç ya da beş dalgaya dönüşerek çevreye yayılmaya başlar. Bu dalgaların birincisi ve sonuncusu çok zayıftır ancak diğer dalgalar etkilerini kıyılarda şiddetli biçimde hissettirebilecek bir enerjiyle ilerlerler. Bu nedenle depremlerden kısa bir süre sonra kıyılarda görülen yavaş ama anormal su düzeyi değişimi ilk dalganın geldiğini gösterir. Bu değişim, arkadan gelecek olan çok kuvvetli dalgaların ilk habercisi de olabilir.
Tsunamiden Korunmak İçin Neler Yapılabilir?
  • Deniz kıyısında yerleşim yeri seçerken; tsunami riskini de diğer doğal afetler(deprem, sel, tayfun vb.) gibi değerlendirmek alınabilecek ilk önlemdir.
  • Hemen yüksek yerlere doğru gidilmelidir.
  • Deniz yanında yalıyar biçiminde yüksek bir yamaç varsa hemen yüksek yerlere doğru gidin.
  • Tsunami’nin ilk dalgası geldikten sonra tehlikenin geçtiğini sanmayın bazen ikinci dalga ilk dalgadan daha büyük olabilir.
  • Tsunami’nin deniz kıyısına ilk gelişi su düzeyinin anormal biçimde (depremin büyüklüğüne, oluş şekline ve türüne ve deniz durumuna göre yaklaşık 10-15 dakika içerisinde) yükselmesi ya da çökmesiyle kendini belli eder. Tsunami’nin bu öncü zayıf ilk dalgası, arkasından gelecek olan iki ya da üç kuvvetli dalganın habercisidir. Bu durumda yapılacak tek şey; kıyıdan uzaklaşmaktır. Deniz içerisinde seyir halinde bulunanlar ise kıyıdan uzaklara, derin sulara giderek dalganın kendilerine ve deniz taşıtına vereceği zararı azaltabilir hatta önleyebilir. Deniz kıyısında olanlar içinse, denizden uzaklara ve yükseklere gitmek zorunludur……
  • Tsunami çok güçlü dalgalardır onu durdurma gücü yoktur sadece kaçılabilir.

TOPRAK KAYMASI (HEYELAN)


                                              TOPRAK KAYMASI (HEYELAN)



Heyelan ya da toprak kayması, zemini kaya veya yapay dolgu malzemesinden oluşan bir yamacın yerçekimi, eğim, su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve dışa doğru hareketidir.
Kayalardan, döküntü örtüsünden veya topraktan oluşmuş kütlelerin, çekimin etkisi altında yerlerinden koparak yer değiştirmesine heyelan denir. Bazı heyelanlar büyük bir hızla gerçekleştikleri halde bazı heyelanlar daha yavaş gerçekleşirler. Heyelanlar yer yüzünde çok sık meydana gelen ve çok yaygın bir kütle hareketi çeşididir ve aşınmada önemli rol oynarlar. Büyük heyelanlar aynı zamanda topografyada derin izler bırakırlar.Türkiye'de en fazla görülen yerler Karadeniz Bölgesi'nde özellikle Doğu Karadeniz şerididir.Bazı kötü etkileri de vardır...
Eğimlerin fazla olduğu sahalarda heyelan riski artmaktadır. Bazı sahalarda fay yamaçları dik eğimlerin oluşmasına neden olarak heyelanları kolaylaştırırlar. Yine insanlar kanallar ve yollar açarak ya da yol ve maden kazılarından çıkan toprakları denge açısına erişmiş bulunan yamaçlar üzerine atarak heyelan oluşumuna neden olan koşulları hazırlarlar. Gevşek unsurların denge açısını her hangi bir nedenle aştığı durumlarda heyelan oluşur.

Heyelan tipleri 

Genel olarak heyelan terimi ile açıklanan bu hızlı kütle hareketleri asıl heyelanlar, göçmeler ve toprak kaymaları olmak üzere üç tipe ayrılabilirler.

Asıl heyelanlar 

Bunların oluşumunda su, hazırlayıcı bir rol oynar. Fakat asıl heyelan kütlesi, su ile hamurlaşmış halde değildir. Kuru bir kütle halinde, fakat kaymaya uygun bir zemin üzerinde yer değiştirmiştir. Bu tip heyelanlar ülkemizde sık sık oluşurlar. Bu heyelanların en büyük olanları, genellikle bol yağışlı ve dik eğimli sahalarda, özellikle kuvvetle yarılmış, nemli ve litoloji bakımından da elverişli olan Kuzey Anadolu dağlık alanında oluşmuştur.Geyve, Ayancık, Sinop çevresi, Maçka, Of-Sürmene ve Trabzon-Sera heyelanları bunların başlıcalarındandır.

Sera Heyelanı, Trabzon şehrinin 10 km kadar batısında Sera Köyü yakınlarında 1950 yılında oluşmuştur. Heyelanın oluşmasından bir hafta kadar önce, Sera vadisinin dik yamaçlarında derin yarıklar oluşmuş, topografya küçük ölçüde bazı değişikliklere uğramıştır. Fakat asıl heyelan, birkaç dakika gibi kısa bir zaman içinde ve şiddetli bir gürültü ile birlikte oluşmuştur.
Bir kısmı akış şekilleri gösteren, fakat asıl olarak kayma yüzeyleri boyunca yer değiştiren kütlenin ortalama uzunluğu 650 m. genişliği 350 m., kalınlığı ise 65 m. kadardır. Böylece Sera heyelanı sonucunda 15 milyon m³ hacminde kaya ve döküntü yer değiştirmiştir. Bu heyelan kütlesi Sera deresinin vadisini tıkamış ve burada 4 km. uzunluğunda, ortalama 150 m. genişlikte ve 55 m. derinliğinde oldukça büyük bir set gölü oluşmuştur.
Araştırmalar, bu heyelanın oluşumunda normalden daha fazla yağışlı geçen kış mevsimi ile karların hızla erimesine neden olan Föhn karakterinde güney rüzgarlarının etkisi olduğunu göstermektedir. Bu yolla zemine çok fazla oranda su sızmıştır. Zaten bu sahada çözülme çok derinlerde olduğu gibi, andezitik kayalar ve yastık lavlar derin diyaklazlarla yarılmış, aralarındaki bağlar gevşektir. Bu durum, su ile doygunlaşan arazinin kaymasını ayrıca kolaylaştırmıştır. Bundan başka, yamaç eğimlerinin çok fazla olması ve özellikle Sera deresinin yamacın alt kısmını oyması heyelanın oluşumunda rol oynamış olmalıdır.

Göçmeler 

Heyelanın hareket bakımından farklı bir başka tipini oluştururlar. Bu tip heyelan bir kaşığa benzeyen konkav kopma yüzeyleri boyunca dönerek yer değiştiren kısımlardan oluşur. Kayan kısımlardan her biri, geriye doğru çarpılır. Bunu sonucunda, kayan kütlelerin ilksel eğimleri değişir ve bunların yüzeyleri kopma yarasının bulunduğu tarafa doğru yeni bir eğim kazanır. Yamaçların alt kısımlarının akarsular, dalgalar gibi etkenler tarafından fazla oyulması göçme şeklindeki heyelanların başlıca sebebidir.

Falezlerin ve yamaçların gerilemesi, menderes halkalarının büyümesi sırasında alttan oyma sürecine bağlı olarak sık sık göçmeler oluşur. Göçmüş kütleler veya bloklar büyük oldukları durumda, bunlar arasında küçük göller veya yamaçlarda taraçalara benzer sahanlıklar oluşur. Küçük ve Büyük Çekmece göllerinin kenarlarında ve bu iki göl arasındaki deniz kıyısı boyunca bu tür göçmelerin tipik örnekleri yaygındır.

Korunma Yolları 

Yamaçlara set yapılması, Yamacın, kütlenin kaymasına neden olan kısmının kazılması, Zemin sertleştirilmesi, İstinat Duvarı yapılması, ağaç dikilmesi vb.




Soru-cevaplarla yeryüzü şekilleri, Türkiye'de heyelan ve erozyon



SEL VE SU BASKINLARI

                                                   
                                                  SEL VE SU BASKINLARI


Son yıllarda meydana gelen sel ve su baskını olaylarından sonra ülkemiz doğal afetler konusunda büyük önlemler almıştır. Meydana gelen seller çok yüksek oranda can ve mal kaybına yol açmakta sosyal hayatı ve ülkenin ekonomik durumunu felç etmektedir.
Sel felaketi Türkiye de meydana gelen doğal afetlerde depremden sonra en fazla etki alanına sahip ve hayatı olumsuz etkileyen afettir. Son yirmi yılda Türkiye de 598 adet büyük hasar veren sel olayı meydana gelmiş toplam 522 kişi hayatını kaybetmiş 28708 adet mesken zarar görürken 6 milyon dekar alan etki altında kalmıştır.
Bir nehir/dere yatağındaki mevcut su miktarının, havzaya normalden fazla yağmur yağması veya havzada mevcut kar örtüsünün erimesinden dolayı hızla artması ve yatak çevresinde yaşayan canlılara, arazilere, mala, mülke zarar vermesi olayınaSEL denir.
Selden sonra suyun yatağından taşarak çevredeki geniş düzlük ve çukur alanlara yayılmasına SU BASKINI (TAŞKIN) denir Aslında sel, doğanın kendi mekanizması içinde kaldığı sürece, normal bir hidrometeorolojik olay olarak kabul edilmektedir. Ancak çeşitli nedenlerle doğanın dengesinin bozulmasına bağlı olarak ortaya çıkan olumsuzlukların da etkisiyle, bu olay zaman zaman bir afete dönüşebilmektedir.
Sel, akarsu yataklarında, vadi tabanlarında, yamaçlar boyunca düzensiz ve geçici sel yatakları içinde, kıyılarda ve şehirlerde görülmektedir.

Dere yatağına yerleşim
Her akarsuyun beslenme koşullarına bağlı olarak, mevsim normallerine göre bir akım değeri (debisi) vardır. Ancak uzun süre devam eden sağanak yağışlar ve artan sıcaklığa bağlı olarak görülen hızlı kar ve buz erimeleri ve diğer bazı nedenlerle, bu akarsulara kısa sürede büyük miktarda su gelebilir. Akarsulara karışan bu sular, o akarsuyu besleyen dereden ani olarak gelen ve fazla miktarda taşıntı içeren su kütlelerinden kaynaklandığı gibi, yamaçlardan düzensiz ve hızlı bir biçimde akan yüzey suları ile göl ve deniz sularındaki yükselmelerden de kaynaklanabilir. Bunun sonucu olarak yataklar, fazla su taşıyamaz duruma gelir. Mevcut su kütlesi önce normal yatağın hemen yanında yer alan taşkın yatağı yada sel yatağı adı verilen yerlere, daha sonra da yakın çevredeki alanlara yayılabilir.
Genel olarak çeşitli nedenlerle su kütlesi ve hızı artan bir akarsuyun, çevresindeki şehir, kasaba ve yerleşim yerlerine, altyapı ve endüstri tesislerine, tarım ve turizm alanlarına zarar vererek, sosyal ve ekonomik yönden sorunların yaşanmasına neden olabilir.
Yamaçların yukarı kesimlerinde yüzeysel olarak akan büyük su kütlesi genellikle daha aşağı seviyede kendisine bir yatak açarak yüzeysel akıştan, çizgisel akışa geçmektedir. Açılan bu yataklara sel yatağı ya da sel yarıntısı denir. Bu sel yarıntıları içinde akan sular daha sonra normal yatağı içinde akan ve zaten su kütlesi artmış olan akarsularla birleşir. Bunlar bir bakıma, ana sel ağının kollarıdır ve şiddetli yağışlarla oluşan sellerin de en büyük kaynağıdır. Sel yarıntıları, hem yamaçlarda hem de daha düz alanlarda açılabildiğinden, buralardan hızla akan su, bol miktarda yüzey malzemeleri (toprak, bitki, kaya parçaları vb.) taşıdığından, sel suları daima bulanık ve çamur rengi görünümündedir.

SEL VE SU BASKINLARININ TÜRKİYE’DEKİ DURUMU
Türkiye’de çok sık görülen doğal tehlikelerin başında, sel olayları gelmektedir. Önemli can ve mal kaybına neden olan ve değişik nedenlerle oluşan sel, ülkemizin hızla değişen ve gelişen
sosyal ve ekonomik yapısı içinde daha da etkili olmakta, büyük ekonomik kayıpların ve acıların yaşandığı afete dönüşmektedir.
Ülkemizde görülen doğal afetler içinde sel, depremden sonra en büyük can ve mal kayıplarının görüldüğü doğa olayıdır. Her yıl bu afetten kaynaklanan ekonomik kaybın ortalama 160 trilyon Türk Lirası olduğu hesap edilmiştir.

Sel taşkınını önleme ve kaza zararlarından korunma çalışmaları sonucu, son yıllarda sellerin sayısındaki artmaya rağmen can kayıplarında belirli bir azalma olmuştur. Ancak bu iyimser tabloyu ekonomik yönden çizmek zordur.
Çünkü Sel/Taşkın riski olan alanlardaki ekonomik etkinlikler zamanla artmıştır. Bu nedenle daha küçük boyuttaki bir sel olayında bile oluşan ergonomik kayıplar, daha nice yaşanan ve daha büyük boyuttaki bir sel olayındakinden, daha fazla olmaktadır.
Türkiye’nin sel olayına karşı duyarlılığını doğal etkenlerin (iklim, bitki örtüsü, topografya vb.) yanında, insanların çeşitli ekonomik ve sosyal etkinlikleri de belirlemektedir. Çeşitli sektörlerdeki ekonomik faaliyetlerin yoğun olarak devam ettiği ülkemizde hızlı nüfus artışı, sağlıksız kentleşmeyi de beraberinde getirmektedir. Bu durum sele duyarlı alanlarda ve özellikle de akarsu havzalarında nüfus ve sanayi yoğunluğunu arttırmaktadır. Bu yerleşim alanlarında yeni yollar açılmakta, kurulan işletmeler ile arazi yapısı değişmekte, ormanlar ve meralar tahrip edilmektedir, dolayısıyla havzadaki jeomorfolojik ve hidrolojik denge bozulduğundan can ve 
özellikle de mal kaybına neden olan Sel/Taşkın afetleri daha sık görülmektedir.


DEPREM ŞİDDET CETVELİ



DEPREM ŞİDDET CETVELİ


Şiddet cetvellerinin açıklamasına geçmeden önce, burada kullanılacak terimlerin
belirtilmesine çalışılacaktır. Özel bir şekilde depreme dayanıklı olarak
projelendirilmemiş yapılar üç tipe ayrılmaktadır:

A Tipi :
Kırsal konutlar, kerpiç yapılar, kireç ya da çamur harçlı moloz taş yapılar.


B Tipi :
Tuğla yapılar, yarım kagir yapılar, kesme taş yapılar, beton biriket ve hafif
prefabrike yapılar.

C Tipi :
Betonarme yapılar, iyi yapılmış ahşap yapılar.

Şiddet
derecelerinin açıklanmasında kullanılan az, çok ve pekçok deyimleri ortalama
bir değer olarak sırasıyla, %5, %50 ve %75 oranlarını belirlemektedir.

Yapılardaki hasar ise beş gruba ayrılmıştır :
Hafif Hasar: İnce sıva çatlaklarının meydana gelmesi ve küçük sıva parçalarının
dökülmesiyle tanımlanır.
Orta Hasar :Duvarlarda küçük çatlakların meydana gelmesi, oldukça büyük sıva parçalarının dökülmesi, kiremitlerin kayması, bacalarda çatlakların oluşması ve bazı baca parçalarının aşağıya düşmesiyle tanımlanır.
Ağır Hasar :Duvarlarda büyük çatlakların meydana gelmesi ve bacaların yıkılmasıyla tanımlanır.
Yıkıntı :Duvarların yarılması, binaların bazı kısımlarının yıkılması ve derzlerle
ayrılmış kısımlarının bağlantısını kaybetmesiyle tanımlanır.
Fazla Yıkıntı : Yapıların tüm olarak yıkılmasıyla tanımlanır.

Şiddet çizelgelerinin açıklanmasında her şiddet derecesi üç bölüme ayrılmıştır.

Bunlardan; 
a) Bölümünde depremin kişi ve çevre,

b) Bölümünde depremin her tipteki yapılar,

c) Bölümünde de depremin arazi üzerindeki etkileri belirtilmistir.

•MSK Siddet Cetveli : 


I-  Duyulmayan(a): Titreşimler insanlar tarafından hissedilmeyip, yalnız sismograflarca kaydedilirler.

II-Çok Hafif(a) : Sarsıntılar yapıların en üst katlarında ,dinlenme bulunan az kişi tarafından hissedilir.

III- Hafif(a) : Deprem ev içerisinde az kişi, dışarıda ise sadece uygun şartlar
altındaki kişiler tarafından hissedilir. Sarsıntı, yoldan geçen hafif bir
kamyonetin meydana getirdiği sallantı gibidir. Dikkatli kişiler, üst katlarda
daha belirli olan asılmış eşyalardaki hafif sallantıyı izleyebilirler

IV-Orta Şiddetli(a) : Deprem ev içerisinde çok, dışarıda ise az kişi tarafından hissedilir. Sarsıntı, yoldan geçen ağır yüklü bir kamyonun oluşturduğu sallantı gibidir. Kapı, pencere ve mutfak eşyaları v.s. titrer, asılı eşyalar biraz sallanır. Ağzı açık kaplarda olan sıvılar biraz dökülür. Araç içerisindeki kişiler sallantıyı hissetmezler.

V- Şiddetli(a) : Deprem, yapı içerisinde herkes, dışarıda ise çok kişi tarafından hissedilir. Uyumakta olan çok kişi uyanır, az sayıda dışarı kaçan olur. Hayvanlar huysuzlanmaya başlar. Yapılar baştan aşağıya titrerler, asılmış eşyalar ve duvarlara asılmış resimler önemli derecede sarsılır. Sarkaçlı saatler durur. Az miktarda sabit olmayan eşyalar yerlerini değistirebilirler ya da devrilebilirler. Açık kapı ve pencereler şiddetle itilip kapanırlar, iyi kilitlenmemiş kapalı kapılar açılabilir. İyice dolu, ağzı açık kaplardaki sıvılar dökülür. Sarsıntı yapı içerisine ağır bir eşyanın düşmesi gibi hissedilir. (b) : A tipi yapılarda hafif hasar
olabilir.(c) : Bazen kaynak sularının debisi değişebilir.

VI- Çok Şiddetli (a) : Deprem ev içerisinde ve dışarıda hemen hemen herkes tafından hissedilir. Ev içerisindeki birçok kişi korkar ve dışarı kaçarlar, bazı kişiler
dengelerini kaybederler. Evcil hayvanlar ağıllarından dışarı kaçarlar. Bazı
hallerde tabak, bardak v.s.gibi cam eşyalar kırılabilir, kitaplar raflardan
aşağıya düşerler. Ağır mobilyalar yerlerini değiştirirler.(b) : A tipi çok ve B
tipi az yapılarda hafif hasar ve A tipi az yapıda orta hasar görülür.(c) : Bazı
durumlarda nemli zeminlerde 1 cm.genişliğinde çatlaklar olabilir. Dağlarda
rastgele yer kaymaları, pınar sularında ve yeraltı su düzeylerinde
değişiklikler görülebilir.


VII- Hasar Yapıcı(a) : Herkes korkar ve dışarı kaçar, pek çok kişi oturdukları yerden kalkmakta güçlük çekerler. Sarsıntı, araç kullanan kişiler tarafından önemli olarak hissedilir. (b) : C tipi çok binada hafif hasar, B tipi çok binada orta hasar, A tipi çok binada ağır hasar, A tipi az binada yıkıntı görülür.(c) : Sular çalkalanır ve bulanır. Kaynak suyu debisi ve yeraltı su düzeyi değişebilir. Bazı durumlarda kaynak suları kesilir ya da kuru kaynaklar yeniden akmaya başlar. Bir kısım kum çakıl birikintilerinde kaymalar olur. Yollarda heyelan ve çatlama olabilir. Yeraltı boruları ek yerlerinden hasara uğrayabilir. Taş duvarlarda çatlak ve yarıklar oluşur.


VIII- Yıkıcı  (a) : Korku ve panik meydana gelir. Araç kullanan kişiler rahatsız olur. Ağaç dalları kırılıp, düşer. En ağır mobilyalar bile hareket eder ya da yer değiştirerek devrilir. Asılı lambalar zarar görür.(b) : C tipi çok yapıda orta hasar, C tipi az yapıda ağır hasar, B tipi çok yapıda ağır hasar, A tipi çok yapıda yıkıntı görülür. Boruların ek yerleri kırılır. Abide ve heykeller hareket eder ya da burkulur. Mezar taşları devrilir. Taş duvarlar yıkılır.(c) : Dik şevli yol kenarlarında
ve vadi içlerinde küçük yer kaymaları olabilir. Zeminde farklı genişliklerde
cm.ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Göl suları bulanır, yeni kaynaklar meydana
çıkabilir. Kuru kaynak sularının akıntıları ve yeraltı su düzeyleri değişir.

IX- Çok Yıkıcı  (a) : Genel panik. Mobilyalarda önemli hasar olur. Hayvanlar rastgele öte beriye kaçışır ve bağrışırlar.(b) : C tipi çok yapıda ağır hasar, C tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda yıkıntı, B tipi az yapıda fazla yıkıntı ve A tipi çok yapıda fazla yıkıntı görülür. Heykel ve sütunlar düşer. Bentlerde önemli hasarlar olur. Toprak altındaki borular kırılır. Demiryolu rayları eğrilip, bükülür
yollar bozulur. (c) : Düzlük yerlerde çokça su, kum ve çamur tasmalarıgörülür.
Zeminde 10 cm. genişliğine dek çatlaklar oluşur. Eğimli yerlerde ve nehir
teraslarında bu çatlaklar 10 cm.den daha büyüktür. Bunların dışında, çok sayıda
hafif çatlaklar görülür. Kaya düşmeleri, birçok yer kaymaları ve dağ kaymaları,
sularda büyük dalgalanmalar meydana gelebilir. Kuru kayalar yeniden sulanır,
sulu olanlar kurur.


X-Ağır Yıkıcı   (b) : C tipi çok yapıda yıkıntı, C tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda fazla yıkıntı, A tipi pek çok yapıda fazla yıkıntı görülür. Baraj, bent ve köprülerde önemli hasarlar olur. Tren yolu rayları eğrilir. Yeraltındaki borular kırılır ya da eğrilir. Asfalt ve parke yollarda kasisler olusur. (c) : Zeminde birkaç desimetre ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Bazen 1 m. genişliğinde çatlaklar da olabilir. Nehir teraslarında ve dik meyilli yerlerde büyük heyelanlar olur. Büyük kaya düşmeleri meydana gelir. Yeraltı su seviyesi değişir. Kanal, göl ve nehir
suları karalar üzerine taşar. Yeni göller olusabilir.


XI- Çok Ağır Yıkıcı   (b) : İyi yapılmış yapılarda, köprülerde, su bentleri, barajlar ve tren yolu raylarında tehlikeli hasarlar olur. Yol ve caddeler kullanılmaz hale gelir. Yeraltındaki borular kırılır.(c) : Yer, yatay ve düşey doğrultudaki hareketler nedeniyle geniş yarık ve çatlaklar tarafından önemli biçimde bozulur. Çok sayıda yer kayması ve kaya düşmesi meydana gelir. Kum ve çamur fışkırmaları görülür.

XII- Yok Edici (Manzara Değişir)  (b) : Pratik olarak toprağın altında ve üstündeki tüm yapılar baştanbaşa yıkıntıya uğrar.(c): Yer yüzeyi büsbütün değişir. Geniş ölçüde çatlak ve yarıklarda, yatay ve düşey hareketlerin yön miktarları izlenebilir. Kaya düşmeleri ve nehir versanlarındaki göçmeler çok geniş bir bölgeyi kaplarlar. Yeni göller ve çağlayanlar oluşur.

DEPREM VE DEPREM TÜRLERİ


DEPREM NEDİR ?  




Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin
dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayına
"DEPREM" denir.



Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da
oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına
uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.

Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde
yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini
ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir.










DEPREM TÜRLERİ

Depremler oluş nedenlerine göre degişik türlerde olabilir. Dünyada olan depremlerin büyük bir bölümü yukarıda anlatılan biçimde oluşmakla birlikte az miktarda da olsa baska doğal nedenlerle de olan deprem türleri bulunmaktadır. Yukarıda anlatılan levhaların hareketi sonucu olan depremler genellikle "TEKTONİK" depremler olarak nitelenir ve bu depremler
çoğunlukla levhalar sınırlarında olusurlar.Yeryüzünde olan depremlerin %90'ı bu
gruba girer. Türkiye'de olan depremler de büyük çoğunlukla tektonik
depremlerdir. İkinci tip depremler "VOLKANİK"
depremlerdir. Bunlar volkanların püskürmesi sonucu oluşurlar.Yerin
derinliklerinde ergimiş maddenin yeryüzüne çıkışı sırasındaki fiziksel ve
kimyasal olaylar sonucunda oluşan gazların yapmış oldukları patlamalarla bu tür
depremlerin maydana geldiği bilinmektedir. Bunlar da yanardağlarla ilgili
olduklarından yereldirler ve önemli zarara neden olmazlar. Japonya ve İtalya'da
olusan depremlerin bir kısmı bu gruba girmektedir. Türkiye'de aktif yanardağ
olmadığı için bu tip depremler olmamaktadır.

Bir başka tip depremler de "ÇÖKÜNTÜ" depremlerdir. Bunlar yer altındaki boşlukların (mağara), kömür ocaklarında galerilerin, tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu oluşan boşlukları tavan blokunun çökmesi ile oluşurlar. Hissedilme alanları yerel olup enerjileri azdır fazla zarar getirmezler. Büyük heyelanlar ve gökten düşen meteorların da küçük sarsıntılara neden olduğu bilinmektedir.

Odağı deniz dibinde olan Derin Deniz Depremlerinden sonra, denizlerde kıyılara kadar oluşan ve bazen kıyılarda büyük hasarlara neden olan dalgalar oluşur ki bunlara (Tsunami) denir. Deniz depremlerinin çok görüldüğü Japonya'da Tsunami'den 1896 yılında 30.000 kisi ölmüstür.



DOĞAL AFET NEDİR VE AFET TÜRLERİ

DOĞAL AFET NEDİR?
Doğal afet, büyük oranda veya tamamen insanların kontrolü dışında gerçekleşen, mal ve can kaybına neden olabilecek tehlikeli ve genellikle büyük çaplı olay. Afetin ilk özelliği doğal olması, ikincisi can ve mal kaybına neden olması bir diğeri çok kısa zamanda meydana gelmesi ve son olarak da başladıktan sonra insanlar tarafından engellenememesidir. Bazı afetlerin yeryüzünün nerelerinde daha çok olduğu bilinmektedir. Örneğin deprem, heyelan, çığ, sel, donma gibi bazı afetlerin sonuçları depremde olduğu gibi doğrudan ve hemen ortaya çıkar. Ama kuraklıkta olduğu gibi bazılarının sonuçları ise uzun bir zaman sonra ve dolaylı olarak görülür.



AFET TÜRLERİ 

Dünya genelindeki doğal afetler ele alınınca, 31 çeşit doğal afetin 28 tanesini
meteorolojik afetlerin oluşturduğu görülür. Doğal afetlerin çeşitleri ve önem
sıraları ülkeden ülkeye de değişmektedir. Örneğin, Akdeniz Bölgesinde doğal afetler kuraklık, seller, orman yangınları, heyelan, dolu fırtınaları, çığlar,
donlardır. Ülkemizde ise en sık görülen meteorolojik karakterli doğal afetler
dolu, sel, taşkın, don, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağış, şiddetli
rüzgâr, yıldırım, çığ, kar ve fırtınalardır. Dünya Meteoroloji Örgütüne (WMO)
göre sadece 1980'li yıllarda dünyada 700,000 kişi meteorolojik afetlerden
dolayı hayatını kaybetmiştir (MMO, 1999)






                       
















DOĞAL AFETLER

Yavaş Gelişen Doğal Afetler
• şiddetli soğuklar

• kuraklık

• kıtlık vb.

Ani Gelişen Doğal Afetler
• deprem

• seller, su taşkınları

• toprak kaymaları, kaya düşmeleri

• çığ

• fırtınalar, hortumlar

• volkanlar

• yangınlar vb.


İNSAN KAYNAKLI AFETLER
1.nükleer, biyolojik, kimyasal kazalar
2.taşımacılık kazaları
3.endüstriyel kazalar
4.aşırı kalabalıktan meydana gelen kazalar
5.göçmenler ve yerlerinden edilenler  vb.